Üzülüyorum.
Zaman geçiyor.
Az kalıyor geriye.
Zaman geçtikçe geriye kalan yaşanmamışlıklar yoruyor, üzüyor insanı. Hep sonrasını umut etmek kalıyor sonra.
Ama zaman geçiyor.
Az kalıyor geriye yaşanabilecekler.
10 Şubat 2011 Perşembe
29 Aralık 2010 Çarşamba
----
Yav, gece 02:19 oldu, uyku tutmadı. Yarın sabah ben birşeyler tutacam derse yetişmeye çalışırken biliyorum da, uyuyamıyorum ki..
Php mi çalışsam??
Bu arada bu gün akvaryum aldık. Yılbaşı hediyemmiş. 4 tane de ciklet balığımız var artık. İki mavi, iki turuncu..
C# da çalışabilirim aslında.
Yalnız bu balıklarda ne enerji varmış anlamadım. Geldiklerinden beri akvaryumu 4 döndüler.
Uyuyor mu ki bunlar??
Balıklar uyur mu beah?
Ülen paso böyle dolanırlarsa iki güne kalmaz ters dönerler..
Suya az rakı mı damlatsam, dolapta da var hani..
Aaa, yav, rakı niye gelmedi benim aklıma!!
Php mi çalışsam??
Bu arada bu gün akvaryum aldık. Yılbaşı hediyemmiş. 4 tane de ciklet balığımız var artık. İki mavi, iki turuncu..
C# da çalışabilirim aslında.
Yalnız bu balıklarda ne enerji varmış anlamadım. Geldiklerinden beri akvaryumu 4 döndüler.
Uyuyor mu ki bunlar??
Balıklar uyur mu beah?
Ülen paso böyle dolanırlarsa iki güne kalmaz ters dönerler..
Suya az rakı mı damlatsam, dolapta da var hani..
Aaa, yav, rakı niye gelmedi benim aklıma!!
8 Aralık 2010 Çarşamba
Flash Virüsleri..
Öğrencilerim son zamanlarda ha bire gelip, usb belleklerinin bozulduğunu, verilerin kaybolduğunu ama belleğin hala dolu gözüktüğünü söylüyorlardı.
Şunu yapın;
Bir metin dosyasına aşağıdakini yazıp goster.bat adı ile kaydedin*. Sonrada sorun yaşadığınız sürücünüze kopyalayıp, çalıştırın.
Attrib -R -S -A -H /D /S
Bu satırlar gizli haldeki klasörlerinizin görüntülenmesini sağlayacaktır. Ayrıca klasör seçeneklerinden "bilinen türler için dosya uzantılarını gizle" seçeneğini deaktif ederseniz, o klasör gibi gözüken şeylerin aslında .exe uzantılı virüs dosyaları olduğunu görürsünüz..
* Başlat/Çalıştır'a notepad yazın. Satırı yapıştırın. Dosya menüsünden Farklı kaydete gelin. dosya adına şunu kopyalayıp yapıştırın.(Tırnaklarla beraber!!)
"goster.bat"
Kayıt türü olarak Tüm dosyaları seçin. Kaydet deyin..
Şunu yapın;
Bir metin dosyasına aşağıdakini yazıp goster.bat adı ile kaydedin*. Sonrada sorun yaşadığınız sürücünüze kopyalayıp, çalıştırın.
Attrib -R -S -A -H /D /S
Bu satırlar gizli haldeki klasörlerinizin görüntülenmesini sağlayacaktır. Ayrıca klasör seçeneklerinden "bilinen türler için dosya uzantılarını gizle" seçeneğini deaktif ederseniz, o klasör gibi gözüken şeylerin aslında .exe uzantılı virüs dosyaları olduğunu görürsünüz..
* Başlat/Çalıştır'a notepad yazın. Satırı yapıştırın. Dosya menüsünden Farklı kaydete gelin. dosya adına şunu kopyalayıp yapıştırın.(Tırnaklarla beraber!!)
"goster.bat"
Kayıt türü olarak Tüm dosyaları seçin. Kaydet deyin..
20 Temmuz 2010 Salı
Güvenlik..
Bugün anladım ki bir evin en güvenli yeri tuvaletiymiş.
Orada kimse cidden acil bir durum olmadıkça sizi rahatsız edemiyor.
Orada kimse cidden acil bir durum olmadıkça sizi rahatsız edemiyor.
5 Temmuz 2010 Pazartesi
------
Aslında bu konu üzerine daha önce düşünüp ne yapılması gerektiğini kendimce bulmuştum.
Hayatta insanın başına o kadar çok şey geliyor ki..
Bir olayın müdahale edilebilir olması, muhtemel sonuçlar içerisinden en iyisine müdahale edilerek ulaşılacağı anlamına gelmez..
Örneğin, bir bardağı düşerken yakalamaya çalışmak yerine sadece düşüşünü izlemek yeğ tutulmalı bazen.
Dırdırcı kaynana diyerek anılan muhterem anneler bu kuralı daima göz ardı edenlerden olsa gerek..
Ancak bu basit cümleyi yaşama uygulayabilmek ne kadar da zor. Kanımca filmlerde gördüğümüz uzak doğu keşişleri kıvamına getirmek gerek bünyeyi. Bir kere müdahale edip etmemek arasında ki karar sürecinin adam gibi yapılabilmesi için insanın olasılıkları iyi değerlendirebilen bir beyine ihtiyacı var.
Gerçi günlük dandik olaylarda çok da kasmamak gerek.
Hiiç bişeye bulaşmayacaksın arkadaş, yayıp yatacaksın..
Hayatta insanın başına o kadar çok şey geliyor ki..
Bir olayın müdahale edilebilir olması, muhtemel sonuçlar içerisinden en iyisine müdahale edilerek ulaşılacağı anlamına gelmez..
Örneğin, bir bardağı düşerken yakalamaya çalışmak yerine sadece düşüşünü izlemek yeğ tutulmalı bazen.
Dırdırcı kaynana diyerek anılan muhterem anneler bu kuralı daima göz ardı edenlerden olsa gerek..
Ancak bu basit cümleyi yaşama uygulayabilmek ne kadar da zor. Kanımca filmlerde gördüğümüz uzak doğu keşişleri kıvamına getirmek gerek bünyeyi. Bir kere müdahale edip etmemek arasında ki karar sürecinin adam gibi yapılabilmesi için insanın olasılıkları iyi değerlendirebilen bir beyine ihtiyacı var.
Gerçi günlük dandik olaylarda çok da kasmamak gerek.
Hiiç bişeye bulaşmayacaksın arkadaş, yayıp yatacaksın..
23 Şubat 2010 Salı
Proje Tabanlı Beceri Yarışması..
Yaw, bilgisayar şefliğinin bir tek anahtarı var. Biz de 4 öğretmeniz. Kapı kilitli olduğunda anahtar kimde diye aranıp duruyorduk. Ben de dedim ki kolay bir yolunu bulayım da anahtar aramak zorunda kalmayalım.
Şimdi şöyle; bilgisayarda üretilen bir ses dizisi, anahtar maksadı ile cep telefonuna yüklenir. Sonrasında bir devre hazırlanır, mikroişlemci programlanır. Bizim şefliğin kapısına kapı otomatiği monte edilir. Sonra ne olur??
Kapıyı açmak için telefona yüklenen anahtar ses dizisi sisteme doğru çalınır, sistem ses dizisinin doğruluğunu onaylayınca da cart diye kapı açılııır..
Ülen dedim ki madem yaptık böyle bir şey, adına çaldıraç diyelim, verelim proje niyetine yarışmaya. Olmaz ya, proje yaptık deriz..
Giresun ikincisi oldu..
Hem de bir diğer projemiz olan, öğretmenlerin kimlikleri ile okula giriş çıkışlarını basit bir webcam ve Delphi de yazdığım kodla takip edebildiğimiz bir sistem Giresun 4. sü olurkene!!
Çaldıraç devresini sonra vericem ama temelde şöyle çalışıyor; ardarda iki opamp mikrofondan gelen sesi yükseltiyor. Anahtarı 2,3,4,5 Khz sinüs dalgasının farklı dizilimlerinden ürettik. Yani bu oynak sinüs sinyalinin kare dalgaya çevrilmesi lazım. Bir diğer opamp karşılaştırıcı gibi çalışarak bu işi yapıyor. Sonra çıkış schmitt triggere geliyor ve kaymak gibi TTL seviyesine çekiliyor. Sonra bu TTL veri 16F628A ya sunuluyor, ölç babam frekansını deniyor..
Mikroişlemci ile frekans ölçme hususunda fikir veren Doğan abime selamlar..
Şimdi şöyle; bilgisayarda üretilen bir ses dizisi, anahtar maksadı ile cep telefonuna yüklenir. Sonrasında bir devre hazırlanır, mikroişlemci programlanır. Bizim şefliğin kapısına kapı otomatiği monte edilir. Sonra ne olur??
Kapıyı açmak için telefona yüklenen anahtar ses dizisi sisteme doğru çalınır, sistem ses dizisinin doğruluğunu onaylayınca da cart diye kapı açılııır..
Ülen dedim ki madem yaptık böyle bir şey, adına çaldıraç diyelim, verelim proje niyetine yarışmaya. Olmaz ya, proje yaptık deriz..
Giresun ikincisi oldu..
Hem de bir diğer projemiz olan, öğretmenlerin kimlikleri ile okula giriş çıkışlarını basit bir webcam ve Delphi de yazdığım kodla takip edebildiğimiz bir sistem Giresun 4. sü olurkene!!
Çaldıraç devresini sonra vericem ama temelde şöyle çalışıyor; ardarda iki opamp mikrofondan gelen sesi yükseltiyor. Anahtarı 2,3,4,5 Khz sinüs dalgasının farklı dizilimlerinden ürettik. Yani bu oynak sinüs sinyalinin kare dalgaya çevrilmesi lazım. Bir diğer opamp karşılaştırıcı gibi çalışarak bu işi yapıyor. Sonra çıkış schmitt triggere geliyor ve kaymak gibi TTL seviyesine çekiliyor. Sonra bu TTL veri 16F628A ya sunuluyor, ölç babam frekansını deniyor..
Mikroişlemci ile frekans ölçme hususunda fikir veren Doğan abime selamlar..
1 Eylül 2009 Salı
Canşan Kün'e..
Taa, ortaokul sıralarında tanıştık seninle. Aslında neredeyse her hareketine sinir oluyordum o zamanlar. Ama hoşlandığım kıza en yakın kişiydin. Düşündüm ki, seninle arkadaş olursam, Ona daha kolay ulaşabilirim.
Ne yazık ki, seninle arkadaş olmaya başladıktan sonra anladım ki sen de hoşlanıyorsun Ondan. Eh, kitabımızda yazmıyordu bu! Haliyle bıraktım çabalamayı, ne zaman görsem kaçtım ondan. Çekildim aranızdan..
Bana kalan bir sen oldun..
Garip tavırların insanlarda yine garip tepkilere neden oluyordu ve hatta kimi zaman dalga geçiyorlardı seninle. Ama ne diyeyim, tanıdığım en "Adam gibi adam" lardandın aslında. Kimseyle senin kadar rahat konuşamadım.
Sıcak zamanlarda evimizin önüne gelip "Ferhaat" diye bağırırdın. Neden bilmem hep te babam çıkardı cama benden önce. Bana dönüp "Cihan Şah geldi!" derdi. Ne uğraştım ona adını öğrete bilmek için ama bir türlü beceremedim..
Bir yaz geçici dövme yapan bir yerde başladın işe. Sonra hediyelik eşya satan bir dükkana geçtin. Yat limanının oradaydı. Bazı geceler kaçıp kaçıp yanına geliyordum. İngilizceni ilerletebilmek için uğraşıyordun bir yandan da. Turistler daha bir boldu sanki o zamanlar. Gelenlere espriler bile yapmaya başladın bir süre sonra. Bence en iyilerinden biriydin limandaki.
Seni sinirlendirenlerin arkasından "Öküz işte ne anlasın.." deyişini de unutmamalı.
Sağda solda takılır dertleşirdik. Üzerinden ne kadar geçmesine rağmen hala Ondan bahsederken sesin değişirdi.
Yanında kendimi çok iyi hissediyordum ben..
Bir gün Ankaraya gittim sınava girmeye. Gittiğim gün, durduk durmadık yere sen geldin aklıma. "Sonra ararım.." dedim.
Ertesi gün babam aradı beni.
"Canşan.." dedi.
"..intihar etmiş."
Yok canım, o yapmaz, benim bildiğim Canşan yapmaz. Başka biridir o.
"Emin misin"
"Oğlum annesini de aradık."
"Ee, şimdi nerdeymiş?!"
"..Ölmüş.."
Sana o an hissettiğim öfkeyi anlatamam. Yanımda olsan ağzını burnunu dağıtır, tokat üstüne tokat atardım sana. Salak dedim, geri zekalı dedim, bunu bana nasıl yapar dedim. Ağladım..
Nedeni, nasılı üstüne çok konuşuldu ya, emin olduğum bir tek şey var. Aklıma geldiğin an seni arasaydım, sen de biliyorsun, böyle birşey yaşanmazdı. Anlatırdın bana derdini, biliyorsun. "Yaa, s..tir et yaa, takma kafana, dünya sana mı kalıcak a.q. boşver gitsin ya, al bir iki bira, git eve vur gözüne.." derdim sana. Hayallerimizden bahsederdim. "Hani, işyeri açacaktın ya, beni de alacaktın hatta.."
Özür dilerim.
Gerçekten dostun olsaydım..
Seni anarız bazen ailecek. Merak etme babam artık hiç yanlış söylemiyor adını. Gülümsüyorum sadece..
Bu gün deniz kenarında oturdum. Canım nasıl konuşacak birisini istiyor bir bilsen. Telefonumu karıştırdım.
"Cansan Cep"
Silmedim ki ben numaranı. Lazım olur dedim. Silersem, yok olur dedim. Silmedim işte..
Nasıl ihtiyacım var sana bir bilsen. Ne güzel olurdu burada olsan. Yerini kimse dolduramadı..
Dostum, toprağın bol, mekânın cennet olsun..


İnternette Canşandan izler;
Aşk Zamanı isimli film için yorumu : aşkı en iyi anlatan filmmişmiş...kandım bu tanıtım yazısına ve gittim.ben bu filmin aşkı anlattığına inanmak istemiyorum.film yalnızlıklarından ötürü birbirlerine yakınlaşan iki evli insanın pekte duygu akışı olmayan ilişkilerini anlatıyor.aşk bu kadar sıkıcıysa yaşamım boyu yanıma uğramasın lütfen.(25.12.2003 20:03)
Muson Düğünü isimli film için yorumu : son dönem izlediğim hint filmleri beni oldukça etkiledi,anlattıkları kültür ve filmlerin çok renkliliği (hem konu hem de içerik olarak) sayesinde hint filmlerine giderken fazla tereddüt etmiyorum.(14.03.2003 16:23)
Constantine isimli film için yorumu : gerçekten ama gerçekten KÖTÜ bir film,efektleri güzel ama konunun vasatlığını kurtarmaya yeterli değil.az filmde uyudum bugüne kadar onlardan biriydi.(09.04.2005 16:25:00)
Eğreti Gelin isimli film için yorumu : insanın içini okşayan bir film.nurgül yeşilçay ve onur ünsal çok başarılı,filmden sonra n.yeşilçay'a saygım arttı.diğer oyuncuların biraz abartılı(tiyatrovari)oynadıklarını düşünüyorum.(09.04.2005 16:30:00)
Hayatımın Çalımı Beckham isimli film için yorumu : yılın en iyi gençlik komedisi yorumu bu filme çok yaraşır,filmi izlerken vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız,filmde hint kültürünü,güzel konusu ile izlemekten zevk almayacak az insan vardır bence.(28.02.2003 20:11:00)
Bir arkadaşının evliliği için yorumu : Sevgili Duygu Çok sevindim duyunca,umarım çok çok çok mutlu olursunuz. Darısı bizlerin başına. Bu arada beni hatırladın umarım, Canşan (liseden,zaten bir tane var) (22.09.2005 09:45)
Şişli'de 9 katlı bir binanın 8. katından havalandırma boşluğuna düşen 1 kişi hayatını kaybetti.
Alınan bilgilere göre, olay saat 23.30 sıralarında Ortaklar Caddesi 4 numaradaki Aksu Apartmanı'nda meydana geldi. Büyük bir gürültü duyan apartman sakinleri, havalandırma boşluğuna baktıklarında bir cesetle karşılaştı. Adının Canşan Kün olduğu öğrenilen şahsın, 8. kattan düşerek öldüğü belirlendi.
Apartman görevlisi, ölen şahsı olaydan kısa bir süre önce bina girişinde beklerken gördüğünü belirterek, "Burada ne arıyorsun diye sordum. Simit Sarayı'nda arkadaşım var, onu bekliyorum, dedi. Kısa bir süre sonra ses duyduk. Sanıyorum ben içeri girdikten sonra tekrar binaya girmiş" diye konuştu. (Yayın Tarihi 1 Aralık 2005)
Ne yazık ki, seninle arkadaş olmaya başladıktan sonra anladım ki sen de hoşlanıyorsun Ondan. Eh, kitabımızda yazmıyordu bu! Haliyle bıraktım çabalamayı, ne zaman görsem kaçtım ondan. Çekildim aranızdan..
Bana kalan bir sen oldun..
Garip tavırların insanlarda yine garip tepkilere neden oluyordu ve hatta kimi zaman dalga geçiyorlardı seninle. Ama ne diyeyim, tanıdığım en "Adam gibi adam" lardandın aslında. Kimseyle senin kadar rahat konuşamadım.
Sıcak zamanlarda evimizin önüne gelip "Ferhaat" diye bağırırdın. Neden bilmem hep te babam çıkardı cama benden önce. Bana dönüp "Cihan Şah geldi!" derdi. Ne uğraştım ona adını öğrete bilmek için ama bir türlü beceremedim..
Bir yaz geçici dövme yapan bir yerde başladın işe. Sonra hediyelik eşya satan bir dükkana geçtin. Yat limanının oradaydı. Bazı geceler kaçıp kaçıp yanına geliyordum. İngilizceni ilerletebilmek için uğraşıyordun bir yandan da. Turistler daha bir boldu sanki o zamanlar. Gelenlere espriler bile yapmaya başladın bir süre sonra. Bence en iyilerinden biriydin limandaki.
Seni sinirlendirenlerin arkasından "Öküz işte ne anlasın.." deyişini de unutmamalı.
Sağda solda takılır dertleşirdik. Üzerinden ne kadar geçmesine rağmen hala Ondan bahsederken sesin değişirdi.
Yanında kendimi çok iyi hissediyordum ben..
Bir gün Ankaraya gittim sınava girmeye. Gittiğim gün, durduk durmadık yere sen geldin aklıma. "Sonra ararım.." dedim.
Ertesi gün babam aradı beni.
"Canşan.." dedi.
"..intihar etmiş."
Yok canım, o yapmaz, benim bildiğim Canşan yapmaz. Başka biridir o.
"Emin misin"
"Oğlum annesini de aradık."
"Ee, şimdi nerdeymiş?!"
"..Ölmüş.."
Sana o an hissettiğim öfkeyi anlatamam. Yanımda olsan ağzını burnunu dağıtır, tokat üstüne tokat atardım sana. Salak dedim, geri zekalı dedim, bunu bana nasıl yapar dedim. Ağladım..
Nedeni, nasılı üstüne çok konuşuldu ya, emin olduğum bir tek şey var. Aklıma geldiğin an seni arasaydım, sen de biliyorsun, böyle birşey yaşanmazdı. Anlatırdın bana derdini, biliyorsun. "Yaa, s..tir et yaa, takma kafana, dünya sana mı kalıcak a.q. boşver gitsin ya, al bir iki bira, git eve vur gözüne.." derdim sana. Hayallerimizden bahsederdim. "Hani, işyeri açacaktın ya, beni de alacaktın hatta.."
Özür dilerim.
Gerçekten dostun olsaydım..
Seni anarız bazen ailecek. Merak etme babam artık hiç yanlış söylemiyor adını. Gülümsüyorum sadece..
Bu gün deniz kenarında oturdum. Canım nasıl konuşacak birisini istiyor bir bilsen. Telefonumu karıştırdım.
"Cansan Cep"
Silmedim ki ben numaranı. Lazım olur dedim. Silersem, yok olur dedim. Silmedim işte..
Nasıl ihtiyacım var sana bir bilsen. Ne güzel olurdu burada olsan. Yerini kimse dolduramadı..
Dostum, toprağın bol, mekânın cennet olsun..


İnternette Canşandan izler;
Aşk Zamanı isimli film için yorumu : aşkı en iyi anlatan filmmişmiş...kandım bu tanıtım yazısına ve gittim.ben bu filmin aşkı anlattığına inanmak istemiyorum.film yalnızlıklarından ötürü birbirlerine yakınlaşan iki evli insanın pekte duygu akışı olmayan ilişkilerini anlatıyor.aşk bu kadar sıkıcıysa yaşamım boyu yanıma uğramasın lütfen.(25.12.2003 20:03)
Muson Düğünü isimli film için yorumu : son dönem izlediğim hint filmleri beni oldukça etkiledi,anlattıkları kültür ve filmlerin çok renkliliği (hem konu hem de içerik olarak) sayesinde hint filmlerine giderken fazla tereddüt etmiyorum.(14.03.2003 16:23)
Constantine isimli film için yorumu : gerçekten ama gerçekten KÖTÜ bir film,efektleri güzel ama konunun vasatlığını kurtarmaya yeterli değil.az filmde uyudum bugüne kadar onlardan biriydi.(09.04.2005 16:25:00)
Eğreti Gelin isimli film için yorumu : insanın içini okşayan bir film.nurgül yeşilçay ve onur ünsal çok başarılı,filmden sonra n.yeşilçay'a saygım arttı.diğer oyuncuların biraz abartılı(tiyatrovari)oynadıklarını düşünüyorum.(09.04.2005 16:30:00)
Hayatımın Çalımı Beckham isimli film için yorumu : yılın en iyi gençlik komedisi yorumu bu filme çok yaraşır,filmi izlerken vaktin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız,filmde hint kültürünü,güzel konusu ile izlemekten zevk almayacak az insan vardır bence.(28.02.2003 20:11:00)
Bir arkadaşının evliliği için yorumu : Sevgili Duygu Çok sevindim duyunca,umarım çok çok çok mutlu olursunuz. Darısı bizlerin başına. Bu arada beni hatırladın umarım, Canşan (liseden,zaten bir tane var) (22.09.2005 09:45)
Şişli'de 9 katlı bir binanın 8. katından havalandırma boşluğuna düşen 1 kişi hayatını kaybetti.
Alınan bilgilere göre, olay saat 23.30 sıralarında Ortaklar Caddesi 4 numaradaki Aksu Apartmanı'nda meydana geldi. Büyük bir gürültü duyan apartman sakinleri, havalandırma boşluğuna baktıklarında bir cesetle karşılaştı. Adının Canşan Kün olduğu öğrenilen şahsın, 8. kattan düşerek öldüğü belirlendi.
Apartman görevlisi, ölen şahsı olaydan kısa bir süre önce bina girişinde beklerken gördüğünü belirterek, "Burada ne arıyorsun diye sordum. Simit Sarayı'nda arkadaşım var, onu bekliyorum, dedi. Kısa bir süre sonra ses duyduk. Sanıyorum ben içeri girdikten sonra tekrar binaya girmiş" diye konuştu. (Yayın Tarihi 1 Aralık 2005)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)