31 Ekim 2011 Pazartesi

The Kite Runner

Kendi kendine ayağa kalkamayan bir çocuk, hiçbir şeye karşı koyamayacak bir adam olur..

Yanlış anlaşılmak..


Ne kötü bir şey. İnsanın söyledikleri ya da yaptıkları hiiiç aklına bile gelmeyen yerlere sündürülebiliyor bazen..
Her söyleneceği ve her yapılacağı tartarak yapmak zor değil mi ya..

30 Ekim 2011 Pazar

The Kite Runner


- Sadece bir tek günah var. O da hırsızlık. Tüm diğerler günahlar hırsızlığın çeşitleri. Anladın mı Emir?

- Hayır, baba can.

- Bir adamı öldürdüğünde...bir hayat çalmış olursun.

Karısının koca hakkını, çocukların baba hakkını çalmış olursun.

Yalan söylediğinde, birinin gerçeği bilme hakkını çalarsın.


Çalmaktan daha alçakça bir hareket yoktur.

The kite runner..


- Hikâye ne hakkında?
- Sihirli fincan bulan bir adamla ilgili. Gözyaşlarını fincana akıttığında inciye dönüştüğünü öğreniyor. Çok fakir biri, anlıyor musun? Hikâyenin sonunda elinde bir bıçak ve kollarında karısını cesediyle...
bir inci dağının üzerinde oturuyor.
- Yani karısını öldürdü mü?
- Evet, Hasan.
- Böylece çok ağlayıp zengin olacaktı.
- Evet, hemen anladın.
- Ne?
- Yok bir şey, Emir ağa. Kahvaltını bitirdin mi?
- Ne var?
- Hikâye hakkında soru sormama izin verir misin peki?
- Tabiî ki.
- Adam neden karısını öldürmek zorundaydı?
- Çünkü her gözyaşı inciye dönüşüyor.
- Evet ama neden sadece soğan koklamadı?