27 Mart 2020 Cuma

Amerikan Sağlık Sisteminin Sorunu Ne Ola ki??

Günümüzde Amerika, gelişmiş dünyada, evrensel sağlık sistemi olmayan tek ülke. Hala, devletin sağlık sistemine karışmasının devlet çıkarları için uygun olmayacağını, vergi ödeyen kesim üzerine büyük bir yük bindireceğini düşünen, geniş bir grup var.

Commonwealth 2017 raporunda, Amerika en fazla sağlık harcaması yapıp buna karşın en düşük sağlık sistemi performansını sergileyen ülke durumunda.

Bunun üstüne bir de milyonlarca Amerikalı'nın herhangi bir sağlık sigortasına sahip olmaması da ekleniyor. Hasta Koruma ve Ekonomik Bakım Yasası sayesinde daha önce sigortalı olmayan kesimin yaklaşık %50'si sağlık sigortasına sahip oldu. Ama kongre'de ortaya çıkan karşıt görüşler nedeniyle asıl erişmeyi amaçladığı evrensel sağlık hizmeti hedefine ulaşamadı.

Aslında sigortalı olmayan kesimin sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesinin sağlık harcamalarını düşüreceği düşünülüyor. Çünkü bu kesim, ücretleri karşılayamadığı için doktora gidemiyor ve önleyici tedbirler alamıyor. Tabii tedavi edilmeyen sağlık sorunları daha da ağırlaşıyor ve sonunda önleyici tedbirlerle kolayca atlatılabilecek olan hastalıklar büyük acil servis faturaları olarak sisteme geri geliyor.

Peki Amerikan sistemi neden diğer ülkelere göre daha pahalı ve daha az etkili??

1- Mevcut sistemde sigorta firmaları, doktorların düşük fiyatlı ve temel önleyici uygulamalar kullanmasındansa, uzmanlaşmış kişiler tarafından yapılacak testler ve prosedürleri kullanmalarını teşvik ediyor. Doktorlar kullandıkları prosedürlerin ve yazdıkları reçetelerin muhtemelen %50'sinin gereksiz olduğunu kabul ediyor. Bu daha basit ve ucuz bir çözümün hastaya daha fazla yardım edecek olmasına rağmen sağlık sistemi harcamalarını gereksiz bir şekilde şişiriyor.

2- Ameliyatlar ve taramalar için farklı fiyatlar öneren yüzlerce farklı sigorta planın olması, işin içinden çıkılabilmesi için ciddi bir çaba gerektiriyor. Bir doktor için 6 yardımcı personel bulunurken (hemşire, hasta bakıcı vs..) yaklaşık 10 tane yönetim çalışanı mevcut. Öyle ki, sağlık sistemine yeni alınacak iş gücünün büyük çoğunluğunu yönetim kadrosu oluşturuyor. Haliyle işin içerisine giren el sayısı arttıkça fiyatlar da yükseliyor.

3- Birçok firmada fiyat belirlemek için kullanılan yöntem; ham materyal fiyatı, üretim ve diğer harcamaların toplamına, makul bir kar payının eklenmesidir. Oysa hastanelerde son fiyat belirlenirken gerçek operasyona herhangi bir katkısı olmayan bilinmedik işlemler de fiyata dahil edilir. Böylece hastalar işlemin gerçek ücretinden binlerce dolar daha fazla ödemek zorunda bırakılabilir. Ülke genelinde aynı operasyon için talep edilen fiyatın, değişik yerlerde 50.000 dolar farklara çıkmasının nedeni budur.

4- 2014 öncesinde sigorta firmaları herhangi bir ön hastalığı olan kişilere sigorta yapmayı reddedebiliyordu. Yukarıda bahsettiğim ve Obama tarafından önerilmiş olan yasa ile bu durum kar amacı güden sigorta firmalarının aleyhine olsa dahi engellenmiş oldu. Ancak işin içerisinde kar amacı olması ve hastanelerin fiyatları konusunda yeterince şeffaf olmamaları hastaların doğru tercihler yapmasına engel oluyor. Gerekli bir operasyonun baştan sona kaça mal olacağını önceden tespit etme işi hastaya düşüyor. Ama her hastanenin ve hatta hastanedeki her doktorun farklı fiyatlara mal olması nedeniyle hastaların bunu yapabilmesi çok zor. Özellikle de acil durumlar göz önüne alınınca. Bu da evrensel olarak fiyatı yadsınamayacak bir operasyon için yoktan yere fazladan para ödenmesi anlamına geliyor.

5- Tabii bir de sadece Amerikan sistemini değil bütün dünyayı etkileyen bir husus var. O da birçok filme konu olmuş ilaç firmaları. İlaç firmalarının sistem üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu 2015 civarında çok daha net bir şekilde ortaya çıktı. Daraprim isimli bir ilacın fiyatı 13 dolardan 750 dolara yükseltildi. Uzun süre bu durum karşısında hiç kimsenin hiçbir şey yapamaması, sağlık sisteminde kar amacı güden tekelciliğin nelere mal olabileceğinin basit bir örneği oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder